23 Ağustos 2015 Pazar

Geldi Veda Zamanı Biyoinformatikçilerin

Herkese merhabalar!
Sayılı gün çabuk geçer derler ya, bizim de yaz kampımız aynı durumdan muzdarip. Ne zaman başladı, ne yaptık, ne ettik derken geçtiğimiz hafta yolun sonuna geldik. Bloğumuz da ardı ardına gelen veda yazılarıyla çalkalanırken, düşene bir de ben vurayım diyerek kendi veda yazıma başlıyorum :)  

Diğer arkadaşlarımın aksine, benim ekibe katılışım Temmuz'un başında düzenlenen Yoğunlaştırılmış Biyoinformatik Kursu sayesinde oldu. Aslında benim normal bir izleyici olarak başladığım kursun sonunda yapılan mülakat havasında minik bir görüşmeyle ekibe dahil oldum ve macera başladı. Daha sonrasında neler olduğunu ise yine bu blogdan okuyabilirsiniz zira günü gününe her şeyi anlattık. Hatta bunu söyledikten sonra şunu da belirtmek isterim ki haftada bir buraya ve kendi bloğumuza yazdığımız yazılar bazılarımızdaki yazma cevherini ortaya çıkardı, bazılarımız da olaylara "yazar" gözüyle bakarak anlatıcı olmayı öğrendi. Bir de buna hocamızın isteğiyle her gün kişisel olarak tuttuğumuz günlüklerin de gücü eklenince yaz kampımızdan bize gayet kalıcı hatıralar hediye kaldı :) 

Kampımızın başrol oyuncusu, tabii ki kodlamaydı. Sürekli söylediğimiz gibi biz çok karışık bir gruptuk ve doğal olarak kodlama konusunda da çok deneyimli olanlarımızdan tutun da "Zekiyim ama kod bilmem." diyenlerimize kadar değişen derecelerimiz vardı :) Bu yüzden de daha kampa gelmeden güzide kod öğretici sitemiz Codecademy'den Python dilini basit olarak öğrenmiştik. Yine DataCamp sitesinden de R nedir, ne değildir bir fikir sahibi olmuştuk. Kampımız boyunca R'dan ziyade Python'a yoğunlaşarak projelerimizi de hep bu dilde yazdık. İlk başlarda minik minik kodcuklar yazarak elimizi ve zihnimizi bu dilde düşünmeye alıştırıp daha sonra ise Hackathon etkinliğimizde hocamızın da katkısıyla kendimiz için kampın zirve seviyesini gördük. Daha sonraysa bir süre html ile uğraşıp onu da yine Codecademy sitesinden aldığımız dersle öğrenmeye çalıştık. Büyük finali ise primer tasarladığımız, bizim için göz korkutucu derecede uzun olan, Python'da yazdığımız bir kodla yaptık. Tüm bu deneyimler sonucunda kendim adına şunu rahatça söyleyebilirim ki kodlamayla biyoloji bilgisinin nerede buluştuğunu gözlemleme şansı elde ettim. Üstüne üstlük hocamızın problemlere nasıl yaklaştığını ve bunlara nasıl çözüm ürettiğini gördüm ki eminim böyle bir şeyi alanında yetkin birinden öğrenmek az bulunan bir şanstır. Sonuç olarak hem temel alıp üzerine bir şeyler ekleyebileceğim bir Python bilgisiyle hem de başka yerde belki de deneyimleme şansı bulamayacağım gerçek örneklerle bu kampı kodlama açısından bitirdim.

Yine kendi adıma en çok yararlı bulduğum unsurlardan biri de yaptığımız Skype görüşmeleriydi. Benimki gibi bir bölümde (Moleküler Biyoloji ve Genetik) okuduğunuz zaman, insanların mezun olduklarında akademik hayata devam etmek dışında ne gibi seçenekleri olduğunu gerçekten merak ediyorsunuz. Bu görüşmeler sayesinde aklımdaki bazı sorulara cevap bulma ve ne gibi seçeneklerim olabileceğine dair bir fikir edinme şansım oldu. Buradan da bizimle görüşme yapıp deneyimlerini paylaşan herkese teşekkür ederim. 

Sunum yapmak benim pek de hoşlanmadığım bir şeydir çünkü heyecanım sunumdan almam gereken zevki yok eder. Ama biz bu kampta benim alışık olduğum, haftalar önce planlanan sunumları öpüp başıma koyduracak sunumlar yaptık! Son bir saatte ya da gece yarısı verilen konular mı dersiniz, verilen tek bir kelimeden ya da cümleden yapılan beşer dakikalık sunumlar mı :) Her ne kadar bizim için gerilimli bir süreç olsa da şunu yadsıyamayız ki biz sunumlarla ilgili çok şey öğrendik. Buna bir de sunumlar sonrası yapılan ağır ama yapıcı eleştrileri eklediğimizde zaten kendimizi geliştirmekten başka şansımız da yoktu, biz de öyle yaptık ve her sunumda kendimize bir şeyler katarak ilerledik. 

Yaptığımız bir diğer alışılmışın dışında şey ise oyun oynamak oldu ki zaten oyun oynamayı seven biri olarak bunu es geçmek istemedim :) Minecraft'ta kampüs inşa etmekten Agar.io'da stres atmaya çalışırken stres yapmaya, Game Dev Tycoon'da bize köşeyi döndürecek oyunlar yapmak için çırpınmaktan Counter Strike'ta "headshot" atmaya kadar ne varsa yaptık. Tabii böyle anlatınca hep oyun oyun sanmayın. Günün neredeyse 12 saatini aynı yerde geçirince tek yaptığımız şeyin çalışmak olması da biraz imkansız olurdu sanırım. Biz de aralara eğlence kattık pek tabii, çok iyi oldu çok da güzel oldu :)   

Planladığımdan çok daha uzun olan bu veda yazısına son verirken şunu söylemek isterim ki bu staj için kalkıp Ankara'dan Kayseri'ye geldiğime çok memnunum. Bir daha böyle kendine has bir staj yapma şansım olmayabilir, zaten Türkiye'de buna benzer başka bir staj daha var mıdır pek sanmıyorum. Önümüzdeki yıllarda eğer siz de böyle bir şansa sahip olursanız, iki kere düşünmeyin derim :) Bu kampın en güzel taraflarından biri de çok iyi insanlarla çalışma fırsatı bulmamız oldu ki bu kadar farklı bir topluluktan bu kadar uyumlu bir ekip çıkması belki de kampın bu kadar güzel hatırlanır olmasının sebeplerindendir. Buradan, bu iyi insanlara da tahmin edebileceğimizden çok daha iyi bir ekip olmamızı sağladıkları için teşekkürlerimi sunarım :) Son olarak, bu yaz kampının her bir unsuru için durmaksızın uğraşan kişilere değinmeden olmaz. Öncelikle kampın başından beri sürekli yanımızda olup her sorumuza cevap verip bizi yönlendiren Osman Türkyılmaz'a, yoğunluğuna rağmen yine de yanımızda olmaya çalışıp özellikle sunumlardaki yorumlarıyla ve güler yüzlülüğüyle hatırlayacağımız Ayşegül Murat'a ve bize bu yaz kampına katılma şansı verip tüm zorluklara rağmen bilgilerini, tecrübelerini ve yorumlarını bizimle paylaşan hocamız Ahmet Raşit Öztürk'e (ve neşe kaynağımız olan sevimli çekirdek ailesine) sonsuz teşekkürler :)  

Bu yaz kampından bu kadar!
Sevgiyle ve bilimle kalın,
Hoşça kalın :)

H. Cansu Demirel

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder